VATAN TOPRAĞI
Islanan Kandiller
I.
14 Ocak 2016 / Malatya
- Oo.. çok güzel. Şöyle bir etrafında dön bakayım. Imm şahane hakikaten. Ben beğendim açıkçası.
- Sen beğendiysen tamamdır canparem.
Karanfillerin havaya bağışladığı koku muazzamdı. Kışın ortasında baharın fragmanı gibi olan bu havayı teneffüs etmek eşsiz bir lezzetti.
Serhat sevdiği kızı evine bıraktığında hava kararmaya yüz tutmuştu. Soğuk, iliklere işlercesine kendini hissettirmişti. Yer çekiminin etkisine kapılmış ölü sinekler gibi süzüle süzüle düşen kar taneleri, gecenin çetin bir sahneye prova yaptığının habercisiydi.
Duvarların gölgesi yerleri üşütüyor, esen rüzgâr, kaldırımlara soğuk yorganlarını örtüyordu. Serhat yorgun başını yastığa teslim etti. Gözleri tavanda, asker yolu bekler gibi uykuyu bekliyordu.
Bu soğuklarda çalışmak bir hayli zor olsa da ekmek parasıydı sonuçta. Yarın Enerji Bakanı, bir nükleer tesisin açılışı için Malatya’da olacaktı. Ardından Başbakan ve Cumhurbaşkanının da ziyaret edecekleri söylentiler arasındaydı. Hava ne denli soğuk olursa olsun, böyle fırsatları kaçırmak olmazdı. Her an her şeyin olabildiği ülkede, en ufak gelişme bile büyük haber değerlerine gebeydi.
15 Ocak / 08:35
- Sadece bunları mı vereceğiz baskıya?
- Hayır, efendim bunlar benim yaptığım çalışmaların bir kısmı. Size sınırda olup bitenle alakalı da özel bir dosya hazırladım. Bu dosyanın içinde gezi olaylarından tutun, Sultan Ahmet saldırısına kadar birçok olayın arka yüzleri ile ilgili bilgiler mevcut. Bir yandan araştırmalarıma da devam ediyorum.
- Pekala, bugün Aydın Bey ile görüşmem var. Müsait olduğum bir zamanda dosyanı inceleyeceğim. Umarım vaktimi boşa harcatmış olmazsın.
Serhat’ın içindeki heyecan görülmeye değerdi. Topladığı istihbarat verileri sonucunda elde ettiği bilgilerle şuan hem çok mühim bir aşamada, hem de bir hayli risk altındaydı. Çünkü medyanın ve kamuoyunun kulak arkasında kalması gereken mevzular şuan Serhat’ın elindeydi. Karanlık güçlerin hedef tahtasında olduğunu kendi de çok iyi biliyordu.
Serhat 10 yılı aşkın araştırmacı gazetecilik yapıyordu. İşini çok sevdiği gibi pek de düşkündü. Bu zamana kadar bilgi birikimlerinin yanında kendini de bir hayli geliştirmişti. Ülkeyi sarsan birçok olayın perde arkasında neler olup bittiğine dair müthiş bilgilere sahip bir arşivi vardı. Tabi MİT’te çalışan çocukluk arkadaşı Fazıl’ın da bu birikimde payı büyüktü.
Serhat defalarca nezarethanelerde gecelerini geçirdi, jop yedi, ıslatıldı ama bir an olsun bu işten yılmadı. Halka, vatandaşa gerçekleri aksettirmek için elinden geleni yapıyordu. Ama ne yazık ki karşısındaki yol da çetrefilli engellerle doluydu. En başta patronu koyu bir Aydın Doğan fanatiği idi. O yüzden birçok haberde ve gelişmede yaptığı çalışmaları yarıda kesmek zorunda kalıyor, ya da emekleri halı altı ediliyordu. Bir keresinde işini kaybetmekle yüz yüze bile kalmıştı.
Sonrasında baktı ki bu iş böyle olmayacak. Kendince beklediği büyük gün gelene kadar gizli gizli arşivini tamamlayacak, ondan sonra canından, kanından çok sevdiği bu vatana en büyük hizmetini sunup, borcunu ödeyecekti.
Sabah ki manşet içerikleri yine monotonluk arz ediyordu; Birkaç şehit haberi, sokağa çıkma yasaklarının uzatılması, ekmeğe zam, elektrik faturalarındaki kumar vs. Milletin uyanma zamanı geldi de geçiyordu. Fuzuli mevzularla gündemi meşgul etmek, karanlık güçlerin en iyi becerdiği bir işti. Böylece el altından yürüttükleri projelerin çarkları tıkır tıkır işliyor, millet vatan uykusunda iken hem koltuklar kazanılıyor, hem de cepler doluyordu. Dahası, bir ülkeye hükmetmek, bir milletin mayasını değiştirip onu kendi amellerine alet etmek, uzun süreçli vizyonların temelini oluşturuyordu.
Serhat, gündemin manşetlerini ve köşe yazarlarının aktarımlarını yayına alma öncesindeki son kontroldeydi. O esnada telefonu çaldı. Arayan MİT’ten arkadaşı Fazıl idi. Sesi bir hayli kötü geliyordu. Grip olsa sesi bu kadar kötü çıkmazdı:
- Serhat, çok acil buluşmamız lazım. Her zaman ki yerde bekliyorum seni.
- Ama Fazıl, benim…
- Dıııttt….. … ..
Fazıl, Serhat’ın arşivi için kıyaslanamaz bir cevherdi. Çocukluğundan bu yana aralarındaki hukuk bir yana dursun, varını yoğunu harcadığı, milleti uyandırma projesi için Fazıl’a daha çok ihtiyacı vardı. Dönüşünün ne zaman olacağını kestiremese de müdüründen öğleye kadar izin isteyip, apar topar iş yerinden çıktı.
Havadaki soğuk burun deliklerini bir bıçak gibi kesiyordu. Ama Serhat, içinde henüz bir anlam veremediği ateşin horultularını hissetmekle meşguldü.
Devam edebilir…
Veysel K.
NOT: Burada anlatılan kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünü olup, gerçek ile uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır.
__________________
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
°« Serin Dondurucu »°
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Sanki çok ömrümüz varmış gibi bekliyoruz...
Dilimden anlayanlar,
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
buyurabilirler...
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
buyurabilirler...